Dünyamı Aydınlatan “Özgür”lük - 2 - Dünya Küçük
- Sencer Özgür
- 20 Mar 2016
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 Ara 2024
Milatta önce 20. Yüzyıl dolayları yani günümüzden yaklaşık 4.000 yıl öncesi, Mısır, 12. Firavun Hanedanlığı’ndan olan Kutsal Firavun Sesostris (Senusret ya da Senwosret); Herodot’un “Tarih”inde oldukça geniş yer alacak dönemine başlıyordu. Libya seferinde olan Sesostris, babası Amenemhat bir suikast ile öldürüldüğünü öğrenir öğrenmez başkente geri dönerek, babasının mirasının başına geçti. Her ne kadar kendisinden sonra birçok farklı başlıkta ilham kaynağı olsa da, Sesostris Mısır Firavunları arasında savaşçı bir firavun olarak bilinecekti. Ne de olsa Mısır’ın kuzeyinden Anadolu’ya, hatta daha da ilerisine Avrupa’ya kadar seferler düzenlemişti. Bununla beraber, başa geçmesinin ardından yaptığı en önemli iş toprak reformu oldu. Herkes için adil bir tarım alanı dağılımı yapabilmek için öylesine uğraş verdi ki, döneminde modern geometriyi de önemli katkılarda bulunuldu.
Diğer taraftan Herodot’un yazınında Sesostris hakkında epik ve trajik bir olay da aktarılmaktadır. Bir savaş dönüşü, Sesostris, ülkeyi emanet ettiği kardeşinin davetine katılması gerekiyordu. Davetin verildiği evin etrafı kazılmış ve çalı çırpı ile ateşe verilmişti. Sesostris ailesi ile geldiği davette, önüne yakılmış ateşi geçmek için, altı oğlundan ikisinin bedenleri yanarak köprü görevi gördü. Bu karar eşiyle beraber alınmıştı.
Bayan Özgürlük’e uzanan hikayede ise Sesostris hikayenin belki de başlangıçtaki ilk kahramanı olarak karşımıza çıkıyor. Kutsal Firavun gerek sulama, gerekse taşımacılık amacıyla şimdiki Süveyş Kanalı’nın bulunduğu yerde ilk kanalları açtırdı. Kendisinden sonra bu kanallar farklı dönemlerde farklı firavunlar tarafından geliştirildi. Baharat Yolu’nun önem kazanmasıyla birlikte, bu topraklara hükmeden halklar tarafından yine bu kanallar onarılmaya ve geliştirilmeye devam edildi. Ve tarih Milattan Sonra 1859 yılını gösterdiğinde, şimdi bildiğimiz Süveyş Kanal’ı projesi için ilk kazma vurulmuştu.
Dünya aslına o yıllarda da oldukça küçüktü. Mesela Osmanlı’da Mısır ve Sudan Valiliği yapan Mehmed Said Paşa, Paris’te eğitimini tamamlamış bir Kavalalı Hanedanı mensubuydu, ki Kavalalı’ların aslı Konya’ya dayanmakla birlikte, adları aile atası İbrahim Paşa’nın Makedonya’nın Kavala Şehir Kalesi'nde bekçibaşı olmasından gelmektedir. Kavalalı Hanedanı Mısır’da 1800’lü yıllardan, 1953 yılına kadar hüküm sürmüş bir aile oldu. Hanedanlıkta hüküm süren son fert, babası 1. Faruk’un Temmuz 1952’de görevden uzaklaştırılması ile daha 6 aylık bir bebekken kral ilan edilen ve 1953’te cumhuriyetin ilanı ile sürgüne gönderilen II. Fuad oldu. Diğer taraftan, hanedanlık sona ermesine rağmen Kavala Hanedanlığından Said Paşa’nın adı Mısır’da hala önemli bir liman kentinde devam etmektedir: “Port Said” (Said Limanı Şehri).
Bu şehrin ilk temelleri Ferdinand de Lesseps ile Said Paşa’nın dostluklarına dayanmaktadır. 1830’lu yıllarda bir Fransız diplomatı olarak görev yapan Lesseps, o yıllarda gelecekte Mısır Valisi olacak Said Paşa ile tanışmıştı. Lesseps 1854 yılında Süveyş Kanalı Projesi ile tekrar Mısır’a gittiğinde, bu eski dostlukları kendisine bir çok ayrıcalık sağladı. Osmanlı ve özellikle İngilizlerin projeye karşı çıkmasına rağmen, Süveyş Kanalı Projesi resmi izin olmadan başlatıldı. İşte 1855 yılında kurulan Port Said (Said Limanı)’in amacı Süveyş Kanalı’ının inşasında lojistik bir merkez yaratmaktı. Çoğu çöl kumları tarafından çevrelenmiş kanal hattı boyunca içme suyundan, basit bir taşa kadar bir çok farklı kalemde malzemeye ihtiyaç duyulacaktı. Hızla gelişen liman birkaç yıl içinde önemli bir şehir haline geldi.
Dünya gerçekten çok küçüktü, mesela Said Paşa Amerika İç Savaşı nedeniyle Avrupa’da baş gösteren pamuk kıtlığını fırsat bilerek, Mısır’ı Avrupa’nın başlıca pamuk kaynağı haline getirdi. Yine aynı dönemde Paşa, III. Napolyon’un isteği ile, 2. Meksika İmparatorluğu’na karşı bir isyanı bastırmak üzere Sudan’dan Meksika’ya bir tabur asker gönderdi. Aynı zamanda köle ticaretini durdurmaya çalıştıysa da bu konuda başarılı olamadı. Diğer taraftan Said Paşa 1854 yılında Mısır Bankası’nın kurulmasını ve aynı yıl Nil ile İskenderiye arasındaki ilk demiryolu hattının yapılmasını sağladı. Ancak 1858 yılında Said Paşa’nın varisi Ahmed Rıfat bir tren kazasında hayatını kaybedecek ve bu nedenle Said Paşa’nın ölümü ardından yerine yeğeni İsmail geçecekti.
Diğer taraftan olayın Fransız kahramanı Ferdinand de Lesseps, Süveyş Kanalı’nı tamamladıktan sonra bu başarısını tekrarlamak için Panama’ya yöneldi. Ancak Panama Kanalı Projesi o kadar da kolay olmayacaktı. 1880’lerde başlayan proje bölgedeki sıtma ve sarı humma karşısında çok zorlanıyordu. Bunun üzerine mali sıkıntılarda eklenince Lesseps’in Panama Kanalı tamamlanamadı. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri tarafından satın alınan proje, bölgesel sağlık sorunları giderilip ve teknik tasarımla ilgili değişiklikler tamamlanarak 1914 yılında bitirildi. Ferdinand de Lesseps’in “Bayan Özgürlük” ile direk ilgilisi, 11 Temmuz 1884 tarihinde, ABD’nin Fransa Bakanı Levi P. Morton tarafından “Özgürlük Anıtı”nın tamamlanması onuruna verilen bir ziyafette, Fransa-Amerika Birliği başkanı olarak heykeli takdim etmesidir. Bu arada Levi P. Morton da “Özgürlük Anıtı” yapımında heykeldeki ilk perçini yapmış, ki bu perçin “Bayan Özgürlük”ün sol ayak parmağında kullanılmıştır. Lesseps bir kez de Ekim 1886 yılında, Başkan Grover Cleveland'ın katıldığı "Özgürlük Anıtı" Bağlılık Töreni'nde konuşma yapmak üzere ABD'ye gitti.
Biz Mısır’a, Said Paşa’dan sonra başa geçen yeğeni İsmail Paşa’ya geri dönelim. Aslında İsmail Paşa ve dönemi başlı başına bir hikaye olur. Çok fazla detaya girmek istemiyorum, sadece bir örnek vereyim; İsmail Paşa kendi serveti ile bir opera binası yaptırmıştı ve zamanının en büyük bestecisi Giusseppe Verdi’den 150.000 Frank karşılığında bir eser bestelemesini istemişti. 1871 yılında Kahire’de, Hidiv Opera Binası’nda prömiyeri yapılan bu eser ünlü “Aida”dır. İşte kısaca böyle büyük eserler bırakmayı seven biri olarak İsmail Paşa, Süveyş Kanalı’nın girişine görkemli bir deniz feneri yaptırmak istiyordu. Planlanan öyle sıradan bir deniz fenerinin ötesinde, bir simge, “Işığı Doğuya Taşıyan Mısır” adında bir eserdi ve bu eserin tasarımcısı Frédéric Auguste Bartholdi idi.

Mısır'da Süveyş Kanalı ağzına yapılmak üzere Frederic Auguste Bartholdi tarafından tasarlanmış heykel.
Comments